İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Basın Açıklamasında Yüzlerce Polis

Antakya Suriye’ye Emperyalist Müdahaleye Hayır Platformu üyelerinin 12 Eylül 1980 darbesinin 32. yıldönümü nedeniyle yaptıkları basın açıklaması sırasında Hatay Emniyeti’nin aldığı geniş güvenlik önlemleri dikkat çekti
 
 
H.Bozok
 
 
Platform üyeleri tarafından yapılacak basın açıklaması öncesi, Emniyet güçlerince Hatay Valiliği’nin önü, Yunus Emre Parkı, Anadolu Restaurant yanı, Hürriyet Caddesi’nin her iki girişi ve Ulus Meydanı’nda yüzlerce çevik Kuvvet Polisi ile geniş güvenlik önlemleri alınarak, açıklamanın yapılacağı Hürriyet Caddesi çember içerisine alınmıştı.
 
 
Antakya Suriye’ye Emperyalist Müdahaleye Hayır Platformu üyeleri, 80 darbesinin 32. yıldönümünde bir basın açıklaması yapmak üzere KESK il binası önünde toplandı, Valiliğin “izinsiz gösteri yürüyüşlerine izin verilmemesi” kararı nedeniyle ağızlarına siyah bant takan grup sessiz bir şekilde, KESK il binası önünden Hürriyet Caddesi boyunca yürüyüşe geçti.
 
 
Zihniyet Aynı
 
 
Ağızlarında siyah bantlarla, slogansız, dövizsiz ve pankartsız yürüyen grup adına basın açıklamasını okuyan KESK Hatay ıl Temsilcisi ve Eğitim-Sen Hatay şube Başkanı Ayhan Erkal, 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden, 32 yıl geçmesine rağmen, yaşanan acıların ve 12 Eylül’ün bıraktığı izlerin, hala silinmediğini, 12 Eylül ile yaratılmak istenen düzen ve tüm toplumun hafızasına kazınmak istenen yönetim zihniyetinin, bugün AKP iktidarı eliyle sadece biçimi değişmiş bir şekilde devam etmekte olduğunu söyledi.
 
 
 
“Kuvvetler Ayrılığı Ortadan Kalktı”
 
 
Erkal, 12 Eylül’de yasama, yürütme ve yargının, beş kişilik darbe cuntasının elindeyken, günümüzde yürütme gücünü elinde tutan AKP’nin, yasama organı olan TBMM’deki çoğunluğu ile istediği kanunları çıkardığını, yargı organlarındaki yoğun siyasal kadrolaşma sonucunda yargıyı da tümüyle kendi denetimine aldığını ileri sürerek, açıklamasını şöyle sürdürdü:“Bu şekilde tıpkı 12 Eylül darbesi sonrasında olduğu gibi yargıyla yürütmenin, yürütmeyle yasamanın ayrılığı ve birbirini denetleme imkanı fiilen ortadan kaldırılmıştır.
 
 
 
 AKP Hükümetinin darbe döneminden farklı olarak “Seçimle gelen bir meclise dayanıyor” olması, açıktır ki sistemin “tek parti diktatörlüğü” biçiminde işlemesini gerektirmemektedir.
 
 
 
“ülke, 12 Eylül’ü Aratmayan Pek çok Uygulamayla Karşı Karşıya”
 
 
AKP’nin 10 yıllık iktidar pratiğinin, 12 Eylül darbecilerini bile gölgede bıraktığını savunan Eğitim-Sen ıl Başkanı Erkal, Türkiye’nin uzunca bir süredir 12 Eylül’ü aratmayan pek çok uygulamayla karşı karşıya olduğunu ifade ederek, açıklamasını şöyle sürdürdü;“AKP iktidarı ile toplumun özellikle örgütlü ve muhalif güçleri, çeşitli adlar altında yaşanan gözaltı ve tutuklama operasyonları ile sindirilmeye çalışılmış, tüm toplum 12 Eylül’ün yarattığı korku atmosferine mahkum edilmek istenmiştir.
 
 
12 Eylül döneminde muhalif kurum ve sendikalara yönelik baskılar, bugün AKP iktidarı eliyle sürdürülmekte, KESK ve KESK’e bağlı sendikalara yönelik olarak aralıksız yürütülen baskı ve sindirme politikaları devam etmektedir.
 
 
12 Eylül sonrasında eğitim sisteminde benimsenen “Türk-ıslam sentezi” anlayışı, bugün 4+4+4 modeli üzerinden “Dindar ve kindar nesil yetiştirmek” hedefi ile sürdürülmektedir.12 Eylül darbesi sonrasında dünyada en çok siyasi tutuklu olan ülke Türkiye iken, darbeden 32 yıl sonra, dünya üzerindeki 33 bin siyasi tutuklunun üçte biri Türkiye’dedir. Türkiye AKP iktidarı ile bir kez daha dünya üzerindeki en çok siyasi tutuklunun olduğu ülke haline gelmiştir.Milletvekillerinin, belediye başkanlarının, gazetecilerin, yazarların, sendikacıların, soyut suçlamalarla uzun süre tutuklu kalması 12 Eylül düzeninin sürdüğünün en somut kanıtlarından birisidir.
 
 
2012 itibariyle cezaevlerinde 12 Eylül döneminden daha fazla gazeteci bulunmakta, basın yayın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün kapsamı sürekli olarak daraltılmaktadır.
 
 
12 Eylül’ün 32. yılında binlerce üniversite öğrencisi cezaevindedir. Yine binlerce öğrenci düşüncelerini ifade ettiği ya da basın açıklamalarına katıldığı için soruşturma yaşamakta, okuldan atılmaya kadar varan cezalar almaktadır.
 
 
12 Eylül darbesi sonrasında 1402 ile binlerce bilim insanı üniversiteden uzaklaştırılırken, bugün sırf yazdıklarından ya da verdiği derslerden dolayı tutuklanan, soruşturmaya uğrayan, işten atılan bilim insanları bulunmaktadır.”
 
 
Açıklamasının sonunda Geçmişinde kanlı askeri diktatörlükler bulunan çoğu ülkenin, askeri darbeleri ve darbecileri yargı önüne çıkararak, işledikleri suçlardan dolayı yargılayarak geçmişleri ile yüzleştiğini kaydeden Erkal, “Türkiye 12 Eylül darbecilerini ve onların izinden gidenleri yargılamadığı, o düzenin yarattığı tüm yasak ve kurumları ortadan kaldırmadığı sürece darbelerle hesaplaşmış sayılmayacaktır.” Dedi.

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir