İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Deniz feneri konferansı…

Cumhuriyet Halk Partisi Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Ali Kılıç, Yeşilpınar Belediyesi 6. Defne Kültür ve Sanat Festivalinde “Deniz Feneri ve yolsuzluklarla mücadele” konulu konferans verdi. Deniz Feneri dosyasını ortaya çıkaran ve dosyasını Almanya’dan getirerek olayın üzerine gidilmesini sağlayan kişi olarak tanınan CHP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Ali Kılıç’ın verdiği konferansı Av.Servet Mullaoğlu yönetti.Konferansa CHP Hatay Milletvekili Fuat çay, CHP ıl, ılçe Başkanı, bazı belediye başkanları, CHP’liler, bazı sivil toplum örgütü yöneticileri ve vatandaşlar ilgi gösterdi.
 
Mullaoğlu: Türkiye’nin en ciddi sorunu yolsuzluklar Av. Servet Mullaoğlu, seminerin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin en ciddi sorunlarından birinin yolsuzluklar konusu olduğunu belirterek, AKP hükümeti döneminde bu yolsuzlukların varabileceği en üst seviyeye ulaştığını iddia etti. Mullaoğlu, bu hükümet döneminde asfalt danışmanlığının bile oluştuğunu da hatırlatarak, çocuklarımızın geleceğini çalanların bu ülkede yeri olmadığını ifade etti. Kılıç: Olayın üzerine giden Türkiye yargısı değil, Alman yargısı CHP MYK üyesi Ali Kılıç “Deniz Feneri ve yolsuzluklarla mücadele” konulu verdiği konferansta yaptığı konuşmada, Deniz Feneri olayının üzerine gidenin ne yazık ki Türkiye Yargısı değil Alman Yargısı olduğunu hatırlatarak, Dolandıranlarında Türk, dolandırılanlarda Türk olduğunu belirtti. Kılıç konuşmasında, Deniz Feneri olayında yargılanma sürecinin Almanya’da 2008 yılında Ramazan ayına denk geldiğini ve adaleti dağıtanın da Alman olmasının ilginç olduğunu ifade etti.
 
 Zihniyetleri 50 yıl önceden yola çıktı…

 

 Kılıç, Tayip Erdoğan ve zihniyetinin tombaladan çıkmadığını, köy enstitülerinin kapanması, imam hatiplerin açılmasıyla 50 yıl önceden bu zihniyettekilerin maraton koşup bugünleri düşündüler ve bugün bu durumlara gelindi, düşünün 50 yıl önce ımam hatip öğrencisi bugün başbakan ifadelerini kullandı. 80’li yılların ortasında Türkiye’de yeşil Sermayeli çok sayıda holdinglerin kurulduğunu da vurgulayan Kılıç, “50 civarında irili ufaklı holdingler kuruldu. Bu gün hükümet 1 Milyar dolar için kapı kapı dolaşıp tavizler verdiği ortamı düşünürsek, yurt dışında holdingler aracılığı ile 25 milyar Euro (50 Milyar Mark) Almanya’da Avrupa’da paralar toplandı. Sonra da bu paralar Türkiye’de birilerinin kasalarına aktarıldı. Yurt dışına giden paralardan Alman polisi rahatsız oldu.Para götürme olaylarına derneklerde alet edilince Alman polisi bu olaya ‘dur’ demek için harekete geçti” dedi.
 
28 şubat süreci holdinglerin önünü kesti Ali Kılıç konuşmasında 28 şubat sürecinin Holdinglerin önünü kestiğini, bir çoğunun kapanmasına neden olduğunu da vurgulayarak, “Holding yöneticileri bizzat söylemiş ‘Askerler olmasaydı bizler yolumuza devam ederdik. Askerler önümüzü kesti, kapattık’ demişler. Daha sonra yeni bir holding ve yardımlaşma çabası içine girildi. 28-30 bin kişinin Almanya’daki Deniz Feneri hesabına 41 Milyon Euro yatırdığı ortaya çıktı. Almanya’da dernek kurmak kolaydı, bunu kullandılar. Paraların sürekli hesaptan çekildiğini anlayan Alman polisi 2003-2007 yılları arasında 4 yıl bunları dinliyor, takip ediyor ve daha sonra oraya çıkarıyor. Alman polisi 25 Nisan 2007 tarihinde Frankfurt’taki Deniz Feneri merkezlerine baskınlar yaptı.3 yönetici gözaltına alındı, arama sonucu 18 yöneticinin çoğunun Türkiye’de olduğu tespit edildi” dedi.
 
Almanya’daki duruşmada Başbakan’ın resimleri gösterildi…
 
Kılıç, “Alman polisi iddianame hazırladı.1 Eylül’de ben ve Grup başkan vekilimiz Kılıçdaroğlu gidip Almanya’daki duruşmayı izledik ve şok olduk. 450 sayfalık ıddianameyi aldık.Genel Başkanımız Baykal ‘siyasi baskı var, bu işin siyasi ayağı var’ diye açıklamalar yaptı. Almanya’daki duruşmada Başbakan’ın ve akrabalarının resimleri, video görüntüleri yayınlandı, gösterildi. Başbakan tutuklananları ‘tanımıyorum diyerek kıyameti kopardı. Ancak oradaki mahkemede tutuklananlarla beraber resimleri belge olarak mahkemede gösterildi. Almanya’da tutuklanan 3 kişinin kukla olduğu söyleniyor.
 
Başbakan Deniz feneri olayını ‘AKP ile ilişkilendirmek namertliktir’ dedi. Ancak, Tutuklular Almanya’da toplanan paralarla birilerinin ve bir siyasi düşüncenin zengin edildiğini ifadelerinde söylediler. Alman savcısı tutuklulara sorduğunda bu siyasi düşüncenin adı nedir diye sordu, onlarda, ‘AKP’ dediler. Başbakan çıkıp savcıya bir şey demedi, açıklamadı, cevaplamadı, daha doğrusu yapamadı. Bunlar hala oturdukları koltuklardan kalkmıyorlar.Ayrıca Almanya’da duruşma başlamadan Türkiye’de bürokratların yargılanması ile ilgili bir kararname çıkarılıyor ve yargılanma kararı alınıp alınmaması Başbakanın yetkisine bırakılıyor” dedi.
 
Muhalefet olarak üstüne gittik, ama destek görmedik…
 
 Kılıç, “Biz dava ile ilgili Almanya’dan 1 klasör getirdik, Başbakan, ‘o dosya çakma’ dedi. Başbakan bu olaya o kadar basit gözle bakıyor. Ne hükümet nede Adalet Bakanlığı gelen dosyayı istemedi, takip etmedi. Sonra Bakanlık olarak 3 dosya getirdiler apar topar. Dosya 1700 sayfa, bu dosyalar çevrilince 3500 sayfa oldu. çeviride yüzde yüz atış varsa bu çok tehlikelidir. çeviride çoğalma aşırıysa tercümanlarında fikirlerini katma olayı vardır.Türkiye’de hala daha fazla bilgi isteyeceğiz diyorlar. Alman yargı mensupları gülüyor ve ‘Almanya’da mahkeme bitti, karar açıklandı’ diyorlar. Başbakan’a, ‘Alman polis raporunda adın geçiyor, haberin var mı, hiç girişimde bulundun mu, Alman tarafı yanıt verdi mi’ dedik. Başbakan ise ‘bunlar çamur atma’ dedi. Nasıl geldilerse öyle gidecekler Türkiye’de sivil toplum örgütlerinin, vatandaşların tepki göstermediği sürece yolsuzlukların, bu işlerin sonunun gelmeyeceğini vurgulayan Kılıç, “Almanya’daki olayda ismi geçen bir çok bürokrata önümüzdeki genel seçimde milletvekilliği verilerek dokunulmazlık kazandırılacak.
 
 Unutturmamalıyız, yolsuzlukları söylemek zorundayız.Sesiz kalıksa daha çok soygunlar yaşarız.ınsanlar artık ayağa kalkmalı. Kimse kendine acımıyorsa, torunlarınıza acıyın.Aksi halde kimse bu vebalin altından kalkamaz.1920’lerde insanlar ayaklarında çarıklarla Emperyalist ülkeleri dize getirmeyi başarmış.Bugün günümüz teknoloji çağı.Böyle bir dönemde bu işler sineye çekilirse bu çok tehlikeli olur.Pes eden toplum noktasına gelindi.Fakat üniversite gençliğinde biraz toparlanma var. Mutlaka soygunlara karşı toplumsal muhalefet gelişmeli. Ancak sakın ola ki umudumuzu yitirmeyelim, çünkü güneş her gün yeniden doğuyor.AKP ve zihniyeti nasıl geldilerse öyle de gidecekler” şeklinde konuştu.

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir