İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

ınsan Hakları Bir Güvenlik Sorunu…

Hatay Barosu Başkanı Sinan Akgöl, ınsan hakları alanında olumlu gelişmelere karşın, insan haklarına olan inancın ileri götürülemediğini bildirdi. Akgöl, “10 Aralık ınsan Hakları Günü ve ınsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabulünün 61. yıldönümü dolayısıyla yayınladığı mesajda, tarihin, insan haklarını elde etme uğruna verilen mücadeleleri yazdığını ifade etti. ınsan haklarının, dünyadaki insanlık ailesi için eşitlik ve adaletin sağlanmasını vaat ettiğine dikkati çeken Akgöl, şöyle devam etti: “ınsan hakları en iyiler ve en kötüler içindir. Masumlar için olduğu kadar, suçlu için de geçerlidir.
 
Yaşanabilir bir dünya yaratmanın, insan haklarına saygı göstermekten başka bir yolu yoktur. Dünyanın herhangi bir ülkesinde güvenlik uğruna insan haklarını feda etmek, ülke dışındaki ihlallere gözlerini kapatmak ve istediği zaman ve yerde önceden tasarlanmış askeri güç kullanmak, ne güvenliği arttırmış, ne de özgürlükleri güvence altına almıştır. Türkiye’ de temel insan hakları sorunları yıllardır, ifade ve düşünce özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, işkence ve yaşam hakkı ile azınlık hakları sorunları etrafında şekillenir. Demokrasi yolculuğumuzda ise; Anayasa, Siyasi Partiler Kanunu ve seçim yasaları ve yerel yönetimlerle ilgili düzenlemeler, var olan demokrasi sorunumuzu derinleştirir. ınsan hakları alanında olumlu gelişmelere karşın, insan haklarına olan inanç ileri götürülememiştir. ıfade özgürlüğü bağlamında TCK 301. maddenin varlığı ciddi ihlallere yol açmaya devam etmektedir. Yargı, eski DGM uygulamalarını ağır ceza mahkemelerinde devam ettirmektedir.
 
Düşünce ve ifadeyi yasaklayıcı, sansürcü, yaklaşımlar; bu yönde açılan dava ve verilen cezalar sorunu derinleştirmeye devam etmektedir. ışkence uygulamaları varlığını devam ettirmektedir. ışkence ve yaşam hakkı ihlalleri karşısında yürütme ve yargının eski alışkanlıklarını ve cezasızlık politikasını terk etmeden ilerleme sağlanamaz. Polis vazife ve yetkileri insan haklarına uygun şekilde düzenlenmemiş ve zor kullanma yetkisinin Anayasa’ ya uygun düzenlenmesi için hükümet hiçbir tedbir almamıştır. Cezaevlerindeki uygulamalarla temel haklar göz ardı edilmiş ve birçoğunun yaşam hakkı, sağlık hakları, haberleşme hakları ihlal edilmiştir. Ekonomik ve sosyal haklar açısından ise dünyada var olan ekonomik kriz Türkiye’ye daha fazla yoksulluk ve daha fazla işsizlik olarak yansımıştır. Kürt sorununun ülkenin diğer sorunlarını göz ardı etmeden ve var olan diğer tüm sorunlarla birlikte düşünülmesi ve tümünün demokratik politikalarla çözülmesi gerekir. ülkenin tamamını kapsayacak ve tüm ülkeyi ifade edecek demokratik bir Anayasaya ihtiyaç bulunmaktadır. ınsan hakları alanındaki çifte standart uygulamalar parti kapatmalarında da kendini göstermeye devam etmektedir. ınsan hakları bir güvenlik sorunu olarak görülmeye devam edilmektedir.
 
 
Geldiğimiz noktada ülke tehlikeli bir yol ayrımına doğru gitmekte ve bölünmüşlüklere, linç kültürüne davetiye çıkartılmaktadır. Ayrımcılığın ve hoşgörüsüzlüğün özendirilip kışkırtılması önlenmeli ve Medya bu uğurda üzerine düşeni yapmalıdır. Dünyaya baktığımızda da çifte standartlı yaklaşımların varlığı, insan haklarına gölge düşürmektedir. Birçok devlet; insan haklarını korumak adına girişilen askeri güç kullanımı sırasında “terörle savaş”ı kazanmak uğruna, insan haklarını erozyona uğrattı. Devletler, şiddeti besleyen yasaları, sistemleri ve yaklaşımları yok etmek için açık taahhütte bulunmalıdırlar. ınsan hakları dünyayı daha iyi bir yer kılmakla ilgilidir.
 
 
Kara mayınlarının yasaklanması ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kurulması bu çabaların ürünüdür. ınsan haklarının sürekli imtihan edildiği, hükümetlerin, uluslararası kurumların, silahlı grupların ve şirketlerin “hesap verme” boşluğunun büyüdüğü tehlikeli ve bölünmüş bir dünyada yaşıyoruz. Böyle bir dünyada “Bu sona ermeli, değişmeli” diyecek daha çok insana ihtiyacımız var.ınsan haklarının tam olarak güvence altına alındığı, hukukun üstünlüğünün işlevselleştiği, sorunların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlendiği bir dünya ve Türkiye mümkündür diyoruz.”

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir