İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

ıpekçilik Yeniden Canlanıyor…

TOBB Yönetim Kurulu üyesi, ATB Başkanı Sayın Mehmet Ali Kuseyri, ıpek ve ıpek  Böcekçiliği hakkında bizlere çok önemli bilgiler verdi.
 
Kuseyri “ıpek dokumacılığı bundan 4.600 yıl önce çin’de başlamıştır. çinliler ipek böceği yetiştirme ve ipekli kumaş yapmanın sırrını uzun yıllar ülkelerinde saklamışlardır. 16. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasında ıtalya ve Fransa’da büyük gelişme göstermiştir. Türkiye’de de ipek böcekçiliği 1500 yıllık bir geçmişe sahiptir.
 
Diğer ülkeler arasında Türk ıpek Liflerinin kalitesinin önemini vurgulayan Kuseyri,ıpek liflerin kraliçesi olarak bilinir. Trakya, Marmara, Ege, Akdeniz, bölgelerinde bulunan bazı iller ile özellikle Hatay, Amasya ve Diyarbakır yöreleri ipekböcekçiliğinin yayılmış olduğu alanlardır.
 
Türkiye’de yaklaşık 40 bin aile 70 bin kutu civarında ipek böceği beslemekte ve 2000 ton kadar yaş koza üretmektedir. Türkiye’nin de içinde bulunduğu 30 kadar ülkede ipek böceği yetiştirilmektedir. ıpek lifleri sağlamlık, esneklik parlaklık ve güzelliği bakımından diğer bütün liflerden üstündür. ıhtiyaç miktarı yetiştirilme miktarının yaklaşık iki kati kadardır. Türk ipek lifleri kalite bakımından dünyada en on sıralarda gelmektedir.Kuseyri “Türkiye’nin en önemli kültürel ve prestijli ürünlerinden biri olan ipeğin ve ipekçiliğin Hatay’da son dönemlerde tekrar canlanma sürecine girmiştir.” dedi.
 
Hatay’da kaybolmaya yüz tutmuş ipek böcekçiliğinin yaşatılması için yoğun çaba gösteriliyor. ıpek böcekçiliğini ayakta tutmak için mücadele edenler; Türkiye’nin en önemli kültürel ve prestijli ürünlerinden biri olan ipeğin ve ipekçiliğin son dönemlerde tekrar canlanma sürecine girdiğini dile getiriyorlar. Günümüzde ipek böceği yetiştiriciliğinin büyük oranda arazilerin tarıma elverişli olmadığı dağlık kesimlerde yaşayan, gelir imkânları oldukça kısıtlı kişiler tarafından yapılmaktadır.
 
 
ıpek Dokumacılığı el işi büyük bir zaman ister. Dolayısıyla hızla üretilmez. Büyük emek ve zaman alan iş, ipek ipliklerinin tezgâha ipek iplikleri dizmekte harcanmaktadır. 5-6 günde dizilen 6 bin sıra iplikle hazır hale gelen tezgahta günde 3-4 metre ipek dokunabilmektedir. Tüm maharet tezgâhta mekik, çözgü ve sarmalın usta ellerde ipek telleri arasında gidip gelmesindedir. Dolayısıyla ipekçiliğin kalbi diye söylenen Bursa’da bizim Hatay’lı dokumacılarımız gibi çalışılmaz. Fabrikasyon üretimi öne çıkarır ama el işçiliğinin maharetini veremez. Bursa’daki el tezgâhları çin’le rekabete dayanamayarak kapanmıştır. Hatay’lı dokumacılar ipeği aynı ipek böceği gibi milim milim dokuyup, onun gibi doğal yapmaktadırlar. Ne kimyasal ne de elyaf hiçbir yabancı madde bulunmamakta sadece ipek öne çıkmaktadır. öte yandan, dut ağacı yaprakları üzerinde ipek kozası üretimi çok gerilemiştir.1990`lı yıllarda üretim 30 bin tona kadar düşmüştür. 2003 yılında Hatay`da sadece 2 bin 277 kilo, 2004 yılında ise 2 bin 440 kilo koza üretimi gerçekleşmiştir. 2 bin 440 kilo kozadan 400 kilo iplik üretilmektedir. Bu miktar iplik ile 4 bin metre ipek kumaş dokunmaktadır.
 
 
Son yıllarda suni ipeğin üretilmesi ile önemini kaybetmiştir. Saf el dokumasını, ipeği dokunduğunuzda anlayabilirsiniz. El dokuması ipek kumaşta, ipliğin doğal oluşundan kaynaklanan hafif düğümler ve düzensizlikler bulunmaktadır. Makinelerde dokunan suni ipeğin yüzeyi ise pürüzsüz görünür. Ham ipek, el tezgâhında dokunduktan sonra defne sabunuyla kaynatılıp serisinden (kozanın özel yapışkan maddesi) arındırılır. Bu işlemden sonra ipek kumaş yumuşar ve kendine özgü doğal bir parlaklığı olur. ıpek ipliği yakılacak olursa, protein içerdiği için saç yanığı gibi kokar. Alevi üflerseniz yanmaya devam etmez ve yumuşak bir kül bırakır. Suni ipek, yakıldığı zaman siyah bir duman çıkarır ve alev üfledikten sonra yanmaya devam eder, kül bırakmaz ve ipliğin ucu toplu iğne başı gibi sertleşir.

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir