İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kültürel Zenginliğin Beşiği…

ılimizde gerçekleştirilen Avrupa Miras Günleri adlı toplantıya panelist olarak katılan Antakya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Sayman üyesi ünal çolakoğlu, Antakya’nın hepimize tarihten bir miras olduğunu söyledi.
 
 
çolakoğlu, ilimizde gerçekleşen toplantının bir fırsat olduğunun altını çizerek, “Avrupa Miras Günleri’nin 4. etkinliğinin, “Mirasla Yaşamak” temasıyla birebir örtüşen Antakya’mızda gerçekleşmesinden duyduğumuz mutluluk ve onuru öncelikle belirtmek isterim.
 
 
 Düzenlenecek etkinliklerle “Avrupa Miras Günleri”’ne katılım sağlanması, ülkemizin, şehrimizin sahip olduğu kültürel mirasın korunmasına yönelik yaptığımız çalışmaların hem ulusal, hem de uluslar arası platformda tanıtımının yapılabilmesi için önemli bir fırsat oluşturmaktadır.Avrupa Miras Günleri’nde Antakya buluşmasında tema mirasla yaşamak, tarihi ve kültürel mirasa sahip çıkmak olarak belirlenmiştir. Bu bağlamda Antakya havasıyla, dokusuyla ağacıyla, otuyla, mutfağıyla, sofrasıyla, çanıyla kilisesiyle, hazanıyla havrasıyla, ezanıyla camileriyle türbeleriyle, her dinden insanıyla, her dinden eseriyle, açığa çıkarılan, çıkarılmayan tarihi ve kültürel zenginlikleriyle günlük yaşantımızdaki geçmişiyle, hoşgörüyle, sıcaklığıyla tarihten bir mirastır hepimize.” dedi.
 
 
Tarih Kokan Bu Toprağın Mirasçılarıyız.
Salonda bulunan tüm konuklara ‘Tarihi ve kültürel zenginliğin beşiği olan Antakya’mıza hoş geldiniz’ diyen Antakya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Sayman üyesi ünal çolakoğlu, “Bizler Antakyalı olarak bu topraklarda yaşadığımızdan dolayı şanslıyız ve onurluyuz. çünkü biz bu buram buram tarih kokan bu toprağın mirasçılarıyız. Tarihi boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Antakya, batı ile doğu kültürünün kesiştiği, birbirinden etkilendiği, toplumların kültür alışverişlerinde bulunduğu bir yer konumundadır.” şeklinde konuştu.
 
 
 KüLTüREL VE TARıHı MıRASIMIZ GELECEK KUşAKLARA EMANETıMıZDıR
 
Antakya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Sayman üyesi ünal çolakoğlu, tarihi ve kültürel mirasın gelecek kuşaklara emanet olduğunu söyleyerek, “Antakya tarihi, kültürü ve sosyal yapısıyla her zaman canlılığını korumuştur. Tarihin her dönemine ait eserleri barındırmaktadır. Bunlar sadece bize kalan miras değil aynı zamanda gelecek kuşaklara aktaracağımız emanetlerdir. Her sokağın başında size gülümseyen “evler, konaklar, dini yapılar, hamamlar” geçmişin izlerini bugüne taşıyan şahitlerdir.
 
Bir kenti diğer kentlerden ayıran en önemli özellik ise bozulmamış tarihi dokusudur. Bizlere düşen görev de, kentimizin karakteristik kimliğini oluşturan bu kültür varlıklarını özenle korumak ve yaşatmaktır. Bu bağlamda bizler Antakya Ticaret Borsası olarak Hatay Kültürel değerlerinin tanıtımı ve markalaştırılması adına yapmış olduğumuz AB projemizde; ipek böcekçiliği, mozaik, yöresel mutfak, zeytinyağı ve defne sabunu konularında kursiyerlerimize eğitim vererek, Kentimizdeki el sanatlarımızın ölmemesi ve yaşaması için elimizden gelen tüm desteği göstermiş bulunmaktayız ve bundan sonrada göstermeye de devam edeceğiz. Antakya’mızı marka yapan değerleri gün yüzüne çıkararak, kaybolmaya yüz tutmuş değerlerimizi tekrar canlandırarak ve Antakya’mızı en iyi yerlere getirerek daha çok tanıtmamız en büyük hedefimiz olmalıdır. Dileriz ki bu tip projeler artarak devam eder.
 
 
 Türkiye de tüm olanaklarını hemen seferber etmeli, Antakya gibi tarih ve insanlık hazinesinin “sahibi” olabilmenin ulusal ve evrensel sorumluluğunu yerine getirmelidir. Sözün kısası Antakya dayanışma ve destek bekliyor. Bu görevi de bizlere ve insanlığa “tarih” yüklüyor” dedi.
 
 SıT ALANLARI KONUSU çöZüMLENMELı
 
 
çolakoğlu, kentin her yerinden tarih fışkırdığını, bu anlamda sit alanları konusunun çözümlenmesi gerektiğini söyleyerek, “Geçmişte maalesef tarihi miraslarımızın kıymetini bilememiş, kimilerini yıkmış, talan etmiş, çalınmalarını engelleyememişiz. Doğal afetlerler ve istilalar sebebiyle de bu şehir 10-15 kere yıkılıp yeniden kurulma durumunda kalmıştır. Neresini kazsanız tarih fışkırıyor. Bu çok güzel de beraberinde büyük sıkıntılar da getiriyor. Varlığı bilinen bir tarihi eserin gün ışığına çıkarılması çok uzun zaman alabiliyor ve bekletilebiliyor. Bu sebeple arazi sahipleri mağdur oluyor. Tarihi eseri gören ya yok ediyor ya da üstüne toprak döküyor. şehir içinde ve dışında SıT alanları çözülmesi gereken ciddi bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Bu noktada yerel ve merkez yönetimlerimize çok büyük görevler düşüyor. Tarihi mirasa sahip çıkabilmek ve korumak, gün ışığına çıkarmak bir eğitim, sabır, emek ve ciddi bir sermeye gerektiriyor.
 
 
                 Kentlerimizin özgün mimari değerlerini ve dokusunu koruyarak, geçmiş ve geleceği bir arada yaşatan, uygarlık kültürüne yakışır, hak ettikleri değeri bulan, çağdaş, mutlu kentler yaratmak, gelecek nesillere miras bırakmak ümidiyle katılımlarınıza ve buluşmada emeği geçen kurum, kuruluş ve kişilere teşekkür ediyor, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.” dedi.

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir