İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Özel Okullara değil, Kamusal Eğitime kaynak ayrılm

Eğitim-Sen Hatay şube Başkanı Servet Kavukoğlu, hükümetin özel okullara değil, kamusal eğitime kaynak ayırması gerektiğini bildirdi.
 
Kavukoğlu, yazılı açıklamasında, “özel öğretim Kurumları Genel Müdürü Mehmet Küçük’ün bir toplantı sırasında özel okullarla ilgili olarak ifade ettiği kimi yeni teşvik önerileri ulusal basına yansımıştır. Buna göre devletin özel okulları teşvik etmesi amaçlanmakta, özel okulların boş dersliklerinin devlet desteği yoluyla doldurulması sonucunda kamusal yatırımların payının azaltılması arzusu ifade edilmektedir.
 
öğretmenlerin sigorta primlerinin devlet tarafından karşılanabileceği ve ücretsiz ders kitabı uygulamasının özel okullara doğru genişletilerek Türkiye’de toplam okullar içerisindeki payı yüzde 2.3 olan özel okulların daha ileriye götürülmesinin mümkün olduğu da açıklamada belirtilmektedir.
 
Küçük’ün açıklamaları, kamusal eğitimi devlet bütçesi üzerinde bir yük olarak gören piyasacı yaklaşımların bir devamı olarak görülebilir. Ancak bu görüşlerin Küçük’ün şahsi görüşleri olmadığı, Milli Eğitim Bakanı çelik’in her fırsatta özel okullara yönelik teşvik politikaları geliştirme arayışlarını ifade etmesinden bilinmektedir” dedi.
 
Kavukoğlu, “özel okullara vergi teşvikleri, öğrencilerin özel okul masraflarının devlet tarafından karşılanması gibi uygulamalar, devlet eliyle eğitim alanında sermaye birikiminin sağlanması arayışlarını tamamlamaktadır. Oysa kamusal bir müdahale söz konusu olduğunda ‘devlet karışmasın’, ‘piyasanın görünmez eli her şeyi dengeye getirir’ diyenlerin, söz konusu olan sermaye birikimi olunca bizzat devleti yardıma çağırmaları oldukça anlamlıdır. Anlaşılan, geniş halk kesimleri için yapılan ‘daha az, kamusal destek’ çağrıları, büyük sermaye kesimlerine gelindiğinde ‘daha çok kamusal kaynak’ olarak işlev kazanmaktadır.
 
Devletin eğitim alanını piyasalaştırma arayışlarını bir kez daha açığa vuran bu açıklamaların yanında, bir diğer dikkat çekilmesi gereken nokta, kamusal eğitimde sürdürülen piyasalaştırma arayışlarının geldiği noktadır.
 
Zira Türkiye’den sadece Eğitim Sen’in üyesi olduğu dünya eğitim emekçilerinin uluslararası örgütü Eğitim Enternasyonali’nin yayınladığı raporlara göre, eğitimde piyasalaştırma iki şekilde olmaktadır. ‘Gizli’ ve ‘açık özelleştirme’ olarak iki şekilde değerlendirilen bu yöntemler arasında, özel okulların teşvik edilmesi, toplam okullar içerisindeki özel okul payının devlet teşvikleriyle arttırılarak bu alanın sermaye birikimine açılması açık özelleştirmenin bir yöntemidir” dedi.
 
Servet Kavukoğlu, “Türkiye’de ise karşı karşıya olduğumuz, hem açık hem de gizli özelleştirme ve piyasalaştırma uygulamalarının eşzamanlı olarak sürmesidir. ‘Gizli özelleştirme’, bir yandan eğitimin devlet okullarında sürdürülmesi, diğer yandan da bu kılıf altında eğitimin kamusal finansmanının tasfiye edilmesi yoluyla hane halklarının finansmandaki payının arttırılması ile mümkün olmaktadır.
 
Türkiye’de, Eğitim Sen olarak yayınladığımız düzenli raporlardan da takip edilebileceği gibi, AKP iktidarı döneminde piyasalaştırma uygulamaları daha da hız kazanmış ve devletin kamusal eğitimin finansmanındaki payı yıldan yıla gerilerken hane halkının toplam harcamalar içindeki payı OECD tarafından da saptandığı üzere % 40’lara ulaşmıştır. OECD ortalamasının oldukça üstünde olan bu paydan da anlaşılacağı üzere, devlet okullarında ‘gizli özelleştirme’ uygulamaları büyük bir aşama kaydetmiştir.
 
özel öğretim Kurumları Genel Müdürü Mehmet Küçük’ün açıklamalarından da anlaşılacağı üzere, devlet, kamusal eğitimin finansmanını ailelere yükleyerek gerçekleştirdiği ‘kamusal’ tasarrufları, kriz içindeki özel okul sektörünün gelişimi ve eğitimin sermaye birikimine açılması ve piyasalaştırılması için bir teşvik politikası eşliğinde kullanmanın, kamusal kaynakları özel sermaye kesimlerine aktarmanın yollarını aramaktadır.
 
Bir yandan MEB bütçesinde yatırımlara ayrılan payı yüzde 17’lerden yüzde 6’lara düşürüp, ardından da ‘özel okullar boş dururken, devlet derslik ihtiyacı nedeniyle okullar yapıyor’ demenin özel okulları teşvik amacıyla bir mazeret olarak kullanılması akla hiç uygun değildir” dedi. Kavukoğlu, “Devletin elinde, derslik ve okul yapacak kaynaklar varken bunların özel sermaye kesimlerine aktarılması, eğitimin özelleştirilmesini teşvik ettiği kadar, özel okullarda eğitim emekçileri açısından hâkim kılınan güvencesiz istihdam biçimlerinin de yaygınlaştırılması anlamına gelmektedir.
 
Yapılması gereken, kamusal kaynakların eğitimin piyasalaştırılması için özel sermaye kesimlerine aktarılması değildir. Tam tersine kamusal kaynakların kamusal bir hak olan eğitim için, özel çıkarlar değil kamusal yararlar gözetilerek değerlendirilmesi ve kamu yatırımlarının payının arttırılmasıdır. AKP Hükümeti, daha önce Latin Amerika ülkelerinde uygulanan ve başarısız olduğu için başta şili olmak üzere birçok ülke tarafından terk edilen bu piyasalaştırma yöntemini, sorunların çözümü için tek çare gibi sunmak yerine, özel çıkarı değil, kamu yararını gözetmeli ve dünyada gerileyen bu modelleri Türkiye’ye çare olarak dayatmaktan bir an önce vazgeçmelidir” şeklinde açıklamalarda bulundu.

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir