İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

AKP’nin Filistin Halkına Hiçbir Katkısı Olmamıştır.

CHP Hatay Milletvekili Dr. Refik Eryılmaz TBMM’de basın açıklaması yaptı.

KÜRESEL GÜÇLERİN ORTADOĞUDAKİ ÇIKARLARINA  TAŞERONLUK YAPANLAR FİLİSTİN’E SAHİP ÇIKAMAZLAR!

İsrail günlerdir Gazze’yi havadan, karadan ve denizden ağır bir şekilde bombardımana tabi tutuyor bu da yetmiyor birkaç gün önce binlerce askerle birlikte Gazze’ye kara harekâtı başlatıyor. Öncelikle bu saldırı ve katliamı kınadığımızı ifade ediyor ve derhal durdurulmasını talep ediyoruz. İsrail’in Filistine’e saldırısı yeni bir saldırı değildir. Yıllardır Filistin halkı İsrail’in ablukası, kuşatması, saldırısı ve zulümü altındadır. İsrail’in bu saldırısı karşısında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “kara harekâtını kaygıyla karşılıyoruz” diye bir açıklama yapmıştır. Nasıl bir tepki ama? Müslüman coğrafyada Ortadoğu projesinin öncüsü ve sadık hizmetkarı olan Davutoğlu’nun Suriye’ye yönelik sert saldırgan ve savaş çığırtkanlığına varan açıklamaları dikkate alındığında İsrail karşısında ne kadar özenli ve dikkatli bir dil kullandığını da bu vesileyle görme fırsatı bulmuş olduk. Peki, Başbakan ne yapıyor? Her zamanki gibi bağırıyor-çağırıyor, sağı-solu Katar’ı, S.Arabistan’ı, Ürdün’ü arıyor hamasi nutuklar atıyor, tehdit ediyor ama hiçbir sonuç alamıyor hiçbir ülke ve uluslararası kuruma sözünü geçiremiyor. Yani ciddiye alınmıyor. Tayyip Erdoğan’ın bu politikasından sonuç almasının mümkün olmadığını daha önceki olaylardan biliyoruz. Peki, Müslüman ülkeleri ne yapıyor? Onlar da yıllardır ne yaptılarsa aynısını yapıyorlar, yani hiçbir şey yapmıyor, yapamıyorlar ya da yapmak istemiyorlar. Evet, biz İsrail’in Filistin’e yönelik olan baskılarını zulmünü ve kuşatmasını biliyoruz ve her saldırısında da kınama mesajları yayınlıyoruz ancak burada asıl sorgulanması gereken şey şu! AKP hükümetinin özellikle Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin izlemiş olduğu mezhep eksenli dış politikanın kimin işine yaradığı ve nasıl bir felakete ve çatışma ortamına yol açtığıdır. Şöyle ki Filistin davasına Filistin halkına yıllardır sahip çıkan Suriye üç yıldır emperyalist güçlerin kirli saldırısı altındadır ve bu saldırıya AKP hükümeti taşeronluk yapmaktadır. Suriye’nin zayıflaması ve çatışma ortamına sürüklenmesi aslında Filistin’i İsrail’e karşı koruyan duvarların da sarsılması ve zayıflamasına yol açmıştır. Suriye’de yaşanan çatışmalar Filistin’e yıllardır sahip çıkan Suriye’nin de gücünü zayıflatmış ve bu durum İsrail’in işine yaramış ve cesaretlendirmiştir. Hatırlarsanız Suriye’ye yönelik bu kirli saldırılar başladığı zaman Hamas’ın lideri Halid Meşal’da dahil olmak üzere olmak üzere yönetim kadrosu ve büroları Şam’da bulunuyordu. Ancak Erdoğan ve Davutoğlu, Katar ve S.Arabistan’ı da yanına alarak küresel güçlerin hazırladığı plan kapsamında Hamas liderini Şam’dan çıkmaya ve bürolarını kapatmaya zorlamış ve böylece Hamas’ı yalnızlaştırmış ve savunmasız bırakmıştır. İşte İsrail’in bugün gerçekleştirdiği kara harekâtının arkasında yapılan bu yanlışların ve kirli pazarlıkların payı olduğunu görüyoruz. Katar’ın, S.Arabistan’ın, Ürdün’ün ya da başka bir Arap Müslüman ülkenin İsrail’e karşı Filistin’in yanında caydırıcı güç olma şansı var mı? Bu güne kadar bu ülkelerin Filistin’e halkına sahip çıkmadığını görmedik mi? Bu gün sözde Müslüman Arap ülkelerinin küresel güçlerin karşısında ne kadar büyük bir acizlik ve korkaklık içerisinde olduğunu görmüyor muyuz? Burada bu gün bizim sorgulamamız gereken konu Tayyip Erdoğan’ın yıllardır Filistin halkına sahip çıkan direnç ekseninin yıkılması ve zaafa uğratılması konusunda izlemiş olduğu o mezhepçi dış politikanın yaratmış olduğu güç boşluğunun İsrail’i cesaretlendirip Gazze’ye kara saldırısı yapmasıdır. Şimdi Başbakan çıkıp bağırıyor sağı arıyor solu arıyor Müslüman örgütlerini devletlerini bir araya getirmeye çalışıyor, birleşmiş milletlerin güvenlik konseyinin toplanmasını talep ediyor. Ben buradan bir kez daha söylüyorum, Başbakan bir kere izlediği bu yanlış dış politika neticesinde uluslararası alandaki etkinliğini ve ciddiyetini kaybetmiştir. Hiçbir ülke, hiçbir uluslararası kuruluş ne Başbakanı nede Dışişleri Bakanını kesinlikle ciddiye almıyor ve bu politikalardan dolayı da almayacak gibi görünüyor. Şimdi siz bir tarafta Yahudi cesaret madalyasını alacaksınız, her alanda İsrail’le ticareti geliştireceksiniz, Kuzey Irak’tan petrol sevkiyatı yapacaksınız sonra çıkıp ahkâm keseceksiniz. Başka ülkeler ve uluslararası kuruluşlar tarafından ciddiye alınmak istiyorsanız dünyanın en tehlikeli terör örgütü Işid’e destek vermeyeceksiniz, Musul’da konsolosluk binanızın  işgal edilmesine ve konsolosluk çalışanlarınızın rehin alınmasına fırsat vermeyeceksiniz, komşularınızla iyi geçinecek onlara terör ihraç etmeyeceksiniz, mezhep politikası yürütmeyeceksiniz, On beş-on altı yaşındaki gencecik çocuklarınızı polisinize öldürtmeyeceksiniz, Irakt’a katledilen Türkmenlere sahip çıkacaksınız, Mavi Marmara’nın hesabını soracaksınız, İsrail’i korumak için Kürecik’te radar üssü kurulmasına izin vermeyeceksiniz v.s. işte büyük ülke böyle olunur. Ama maalesef AKP hükümeti izlediği yanlış politikalarla güven duyulan danışılan, ciddiye alınan Türkiye’nin itibarını yerle bir etmiştir.

      Hamasi nutuklarla dış politika yapılmaz. AKP’nin hiçbir inandırıcılığı kalmamıştır. Şunu da net olarak söylüyorum AKP’nin bugüne kadar Filistin halkına somut hiçbir katkısı hiçbir yardımı olmamıştır sadece Filistin’de hayatını kaybeden o masum insanları kanı üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışmıştır. Aynı sakat anlayışlarına devam ettiklerini de görüyoruz. Hani başbakan Gazze’ye gidecekti ne oldu? Amerika izin vermedi değil mi? Siz bir tarafta kendi ülkenizde henüz 15-16 yaşında gencecik çocukların katledilmesine göz yumacaksınız hatta onları öldüren polislere destan yazdınız diyeceksiniz ondan sonra çıkıp Filistin’de yâda başka bir ülkede öldürülen insanların hakkını koruyacağım diye nutuk atacaksınız. Kim inanır size? Bu konuda hiçbir inandırıcılığınız yoktur. Bir kere siz orada bu hakkınızı kaybettiniz. Bugün ciddiye alınmayan itibar görmeyen sözü geçmeyen bütün komşularıyla kavgalı kendi komşu ülkelerine terör ihraç eden bir ülke konumuna sokulmuştur Türkiye. Biz Müslüman Arap ülkelerinden mazlum Filistin halkına sahip çıkmalarını zaten beklemiyoruz. Onların kimin hizmetkârı ve kimin denetimi altında olduğunu bütün dünya âlem biliyor. Bu güne kadar küresel güçlerin verdiği talimatlar dışında hiçbir şey yapmayan ve sadece o talimatları harfiyen yerine getirmekle meşgul olan bu kukla piyon devletlerin Filistin’e sahip çıkmasını beklemek mümkün mü? İşte Filistin’e sahip çıkanları düşman ilan edip Filistin’e saldıranlarla iş birliği yapar onlara taşeronluk yaparsanız Filistin halkına sahip çıkamazsınız. Başbakan artık bu hamasi nutuklarından vazgeçsin. Siz Erdoğan’ın her gün televizyon ekranlarına çıkıp parmağını sallayıp sözüm ona İsrail’i tehdit ettiğine bakmayın biz İsrail’le nasıl da kapalı kapılar ardından da her türlü işbirliğini yaptığını biliyoruz. Hiçbir inandırılıcılıkları kalmamıştır. O Davos’taki one minute olayının da aslında ne kadar sahte bir çıkış olduğunu görme fırsatı yakalamış olduk. Sonuç olarak AKP hükümeti izlemiş olduğu bu yanlış dış politikayla ne Filistin davasına sahip çıkabilir ne bölgede etkin ve söz sahibi bir ülke olabilir ne de komşularıyla barışık bir ülke haline gelebilir. Bu nedenle izlediği yanlış ve tehlikeli dış politikasından derhal vazgeçmelidir. Tayyip Erdoğan küresel güçlerin orta doğudaki çıkarlarına hizmet eden, mezhepçi, uluslararası teröre destek veren ve ülkemizin ulusal güvenliğini tehlikeye sokan politikalarından derhal vazgeçmek zorundadır. Aksi takdirde ülkemiz itibar edilmeyen, sözü dinlenmeyen ve başı dertten kurtulamayan bir ülke olmaya devam edecektir.

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir