İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Arsuz’da Devletin Yokluğu ve Hatay Valisi Lekesiz

Arsuz, Hatay’ın ve hatta Doğu Akdeniz kıyılarımızın en güzel köşesidir. Bu sebepledir ki, İskenderun Körfezi’nin İskenderun’dan itibaren batısı sanayi bölgesine çevrilmişken, Samandağ’a kadar olan güneyi “Turizm” bölgesi yapıldı. Siz hiçbir turizm bölgesinde elektriklerin 20-24 saat kesildiğini duydunuz mu? Yani Bodrum’da, Marmaris’te, Çeşme’de, Kuşadası’nda veya Alanya’da bırakın bu kadar uzun süreyi, 1-2 saat elektrik kesilse ne olur? Üstelik sel vb doğal afet de yaşanmamışsa! Tek kelimeyle “Felaket!” değil mi?

Oysa bu olay Arsuz’da sık sık yaşanıyor. Bölgenin elektrik işi (TEDAŞ) bir özel firmaya verilmiş, arandığı zaman yetkili bulunmuyor. Özellikle Arsuz’un Akçalı mahallesinin (eski beldesi) deniz tarafındaki 12 yazlık sitesinin (İncekum, Mercan, Altınkum, Lagos, Beyaz Yunus, Orantes, Gökkuşağı vb) elektrikleri Allah’a emanet.

Sadece elektrik kesintisi olsa neyse. Suları kesilir. Özel adamlar tutularak borulardaki poşet ve taş-çakıl temizlenir. Çöpleri dağ gibi yığılır, belediyenin çöp toplama firmasının gönlü olursa gelir alır. Yolları “üvey evlat” muamelesi görür. Şayet site yöneticileri bir araya gelemezlerse kraterler arasında araba kullanılır.

Turizm bölgesi diye allanıp pullanan İskenderun-Arsuz arasında yıllardır hala bitirilemeyen bir “duble yol” inşa ediliyor. Ama deniz kıyısının gerisinde yeteri kadar hazine arazisi var iken, denizi doldurarak çoğu yerde sahili tamamen örtecek şekilde yol yapıldı. Turistik tesisler ise genellikle deniz kenarında, ulaşım için ana arterler geride inşa edilir. Ama bölgede, yukarıda adları sayılı sitelerin de dâhil olduğu Gülcihan-Arsuz girişi dışındaki yerler turizme aykırı şekilde sahil yoluyla rezil edilmiştir.

Bölge insanlarının çoğunlukla istifade ettiği bu 12 sitenin uzun ve bölgedeki en elverişli plaja ulaşım da bir ucube haline getirilmiştir. Duble yoldan ayrılırken, daha az kullanılan bir ara yol için kavşak yapıldığı için, bir kavşak dahi yapılmamıştır. Kamu yararına kullanılan bu plajın yolu da evlere şenliktir.

Peki Antakya-Kırıkhan ve İskenderun ağırlıklı ve bölgenin kalburüstü insanlarının da yaşadığı bu site sakinleri emlak ve çöp vergisi, elektrik-su parası, arabalarının yıllık vergilerini ödemiyorlar da onun için mi devletin bu hizmetlerinden eksik yararlanıyorlar? O da değil. Bu kişiler ya bölgenin işadamı, başarılı esnafı, çiftçisi, başarılı hekimi-avukatı, üst düzey bürokratı veya başarılı bir mesleki geçmişten sonra emekli olmuş insanlar. Yani hemen hemen hiçbirinin devletle sorunu, vergi ve elektrik-su parası ödememek gibi yanlışları da yok.

Bir kısmı yukarıda özetlenen eksik-aksak hususlar, şayet Bodrum, Marmaris ve Çeşme gibi turistik ilçelerin sitelerinde yaşanmış olsaydı, acaba bu ilçelerin kaymakamları koltuklarında rahat oturabilirler miydi? Ya da Muğla ve İzmir valileri gece rahat uyuyabilirler miydi?

Mutlaka okurların cevabı çoğunlukla “Mümkün mü?” şeklindedir. Peki, Bodrum, Marmaris, Çeşme, Alanya gibi yerlerdeki sitelerde tatil yapanlar “insan” ve “1. Sınıf vatandaş” da, Arsuz’daki sitelerde yaşayan insanlar hilkat garibesi mi?

Bu kadar olumsuzluklar yaşanırken, bunlara Arsuz kaymakamı ve Hatay Valisi Lekesiz kulaklarını nasıl tıkayabilir? Hele de en ufak bir meselede bürokratlarını herkesin yanında yerin dibine sokan, kaymakamların bile titrediği, Hatay’da en ufak sorunu bilmek isteyen Vali Lekesiz’in, bu kadar çok sayıda ve ciddi konulardan haberdar olmaması mümkün mü?

Değilse burada bir ayrımcılık mı yaşanıyor? Karaağaç’ı bitişik olduğu İskenderun’dan ayırıp 30 km ilerdeki Arsuz’a, Armutlu’yu parçası olduğu Antakya’dan ayırıp 10 km ilerideki Defne’ye bağlayan zihniyet, Arsuz’da bu amaca hizmet etme ilkelliğini hala sürdürmekte midir? Öyle ise yazıklar olsun. Zira 30 yıl hizmet ettiğim bu devletin vali ve kaymakamları, millete değil, iktidara hizmet yanlışı zavallılığı içindedir demektir. Umarız öyle değildir.

Son Söz: Arsuz’da vatandaşın elektrik, yol, su gibi hizmetlerde muhatabı yoktur. Kaymakam ve vali muhatap haline gelmişlerdir. Cesaret edip en azından cevap vermelidirler!

    Prof.Dr. Celalettin Yavuz

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir