İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Nitelikli Eğitimden Yoksunuz…

HATAY Tabip Odası Başkanı Cengiz Haksöz, nitelikli bir sağlık hizmeti için nitelikli bir eğitimin şart olduğunu söyledi.

 

Sağlık personeli yetiştiren, fakülte ve yüksek okullarında eğitimi niteliksizleştiren ve yozlaştıran uygulamalara son verilmesi gerektiğini belirten Haksöz, “Sağlık alanında hizmet veren her meslek grubunun mezuniyet öncesi ve sonrası eğitimleri büyük önem taşır. Sağlıkta yanlış, bozuk, eksik eğitim insan hayatına mal olabilir. Bu sonuç olarak sağlıksız, sorunlu bir toplum anlamına da gelebilir.” dedi.

Güvenli, nitelikli sağlık hizmeti alma yönünden huzur içerisinde miyiz? Sağlıklı bir toplum olduğumuzdan söz edilebilir mi? diye soran Haksöz şöyle devam etti; “Siyaset kurumu her fırsatta nitelikli sağlık hizmetinden söz ediyor. Gelin görün ki, hizmeti verecek olanın sadece sayısı ile ilgileniyor. Eğitime yönelik derin sorunlar var! Temel eğitim ve temel sonrası tüm eğitimler amansız bir ezber düzenine dayalı. şöyle bir bakıldığında ne mesleğe, ne eğitime saygı var. Ne adalet duygusu, ne meslek bilinci var.

Nitelikli bir sağlık hizmeti vermenin yolu nitelikli bir eğitimden geçer. Sağlık alanındaki eğitimler zorlu ve özellikli eğitimlerdir. Yetkin ve nitelikli insan gücü için sadece fakülte ya da yüksek okul açmak yeterli değildir. Nitelikli bir eğitim için dershanesinden laboratuarına, hastanesinden her alan için yetkin öğretim üyesine kadar bir donanım ve altyapı gerektirir.

ülkenin sağlık eğitimi ile ilgili durumuna bakacak olursak, tablo oldukça vahimdir, ülkemizde son 10 yılda tıp fakültesi sayısı yeterliliklerine bakılmaksızın 47’den 81’e, tıp fakülteleri kontenjanları 4 bin 500’den 11 binlere çıkmıştır. Tıp ve sağlık eğitimi veren fakülte ve yüksekokulların kontenjanları artırılırken eğitimin olmazsa olmaz gereksinimleri tamamen göz ardı edilmiştir.
Artan fakülte ve öğrenci sayısı karşısında yetersiz kalan öğretim üyeleri yetersiz kalmaktadır. “Tam Gün” çalışma, liyakatin göz ardı edilmesi, soruşturmalar ve baskılar da öğretim üyesi kaybına yol açtığından öğretim üyesi yetersizliği daha da artmaktadır.

Hem üniversite, hem de Eğitim ve Araştırma Hastaneleri’nde uygulanmakta olan performans ve ciro baskısı ile ağır iş yükü altında çalışmak zorunda olan asistan ve öğretim üyeleri, eğitim ve araştırmaya zaman bulamamaktadır.
Asistan hekimler, haftalık 72 saate varan mesailer gibi insani olmayan çalışma süreleri altında adeta ezilmektedir, izin kullanmaksızın 36 saat kesintisiz çalışmak zorunda kalmaktadır.

Bu çalışma koşulları altında eğitim alınamayacağı açıktır. Sağlık Eğitimi Programları, meslekten olmayanlar tarafından yönetilmekte, bu durum sağlık meslek eğitiminde sorunların ana kaynağını oluşturmaktadır.
Geleceğin kuşakları, sağlık hizmeti içinde yer alacak olan bu kuşaklar bu şekilde yetiştirilmeye çalışılırken; hizmetin niteliği düşünülmemekte, ticari kaygı ön plana alınmaktadır.

Hizmetin yürütülmesi sürecinde yer alacak sağlık profesyonelleri bu olumsuzluklarla karşı karşıya iken; bu böyle devam edemez. Halkın sağlığı, bu derecede niteliksiz ve yetersiz eğitim ile yetişen çalışanlara teslim edilmekte, çalışanlardan nitelikli sağlık hizmet beklenmektedir. Nitelikli sağlık hizmeti için her meslek ve her kademede yeterli ve nitelikli bir eğitim gereklidir, bu mutlaka sağlanmalıdır.”şeklinde konuştu.

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir