Suriye’nin Keseb şehrindeki cihatçı teröristlerin saldırılarıyla yeniden alevlenen savaşın Türkiye’ye yansıtılmak istendiği iddia edildi.
CHP öncülüğünde Atatürkçü Düşünce Derneği, KESK, DıSK Genel ış ile Eğitim-ış Hatay şubelerinin yayınladıkları ortak açıklamada, Suriye’deki Ateş’in Türkiye’ye yansıtılmak istendiğini iddia ettiler.
Ortak açıklamayı okuyan CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz, AKP hükümetinin Suriye politikasından bir kez daha vazgeçmesi çağrısında bulunurken, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“21 Mart Cuma günü, 05.30 sularında Yayladığı ilçemiz sınırına sıfır noktada bulunan Suriye’nin KESEB kasabasında yoğun çatışmalar halen tüm şiddetiyle devam ederken Yayladağı ve civar köylerde yaşayan vatandaşlarımız tedirginlik içerisindedir.
Sınırda yaşanan olaylar bölgenin güvenliği açısında ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Silahlı grupların sınırlarımızı kullanarak Suriye topraklarına girdiği çatışmada yaralanan teröristlerin Türkiye’ye getirtilip tedavi ettirildiği ve diğer lojistik desteğin Türkiye’den sağlandığı yönündeki iddia ve suçlamalar ülkemizi uluslar arası camiada da çok zor durumda bırakmaktadır.
KESEB birlikte yaşama örneği bir kasabadır. Ermeniler, Türkmenler, Sünniler ve Alevilerin birlikte kardeşçe yaşadığı bir sayfiye yeridir. Denize uzaklığı 1 kilometredir.
Bölgede yaşanan bu gelişmeler bölgenin kaderini ve geleceği yakından ilgilendiren gelişmelerdir. Büyük Ortadoğu projesinin yavaş yavaş uygulamaya konulduğunu görüyoruz. Sınır il ve ilçelerimizde yaşanan nüfus hareketliliği, kel dağındaki füze ve radar üssünün kurulması, Cilvegözü ve Yayladağı sınır kapısının teröristlerin eline geçmesi ve Akdeniz’e açılan stratejik nokta olan KESEP’in ele geçirilmesi ve sınır boyunca El-Kaide militanların yerleştirilmesi bu projenin birer parçasıdır. Bu gelişmeleri üst üste koyduğumuzda Suriye’nin kuzeyinde oluşturulacak devletin Akdeniz’e koridor açılma altyapısının oluşturulduğunu ortaya koymaktadır.
Sınırda yaşanan bu gelişmelerden anlaşılan o ki hükümet terör örgütleri ile işbirliği içerisindir. Bu ulus arası terör suçunu oluşturmaktadır. Hükümet çok tehlikeli bir oyun içindedir. Hükümetin bu tavrı ülkeyi uluslar arası anlamda sıkıntıya sokacak niteliktedir. Hükümetin bu politikalarından vazgeçmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak teröristlere sağlanan bu açık net destekten kaynaklı yaşanan bütün ölümlerden Erdoğan ve hükümeti sorumludur. Erdoğan Suriye uçağının düşürülmesine zil takip oynamış, zafer naraları atmıştır. şimdi Erdoğan’a soruyoruz; hava sınırımızı koruyorsun da, kara sınırlarımızı neden teröristlere tahsis ediyorsun? Neden kara sınırlarımızın kevgire dönmesine ve yolgeçen hanına dönmesine ses çıkarmıyorsun? Kime hizmet ediyorsun? AKP hükümeti küresel güçlerin Suriye halkına karşı yürüttüğü kirli savaşın tetikçisi ve taşeronu konumundadır. Tarih bu tetikçileri asla affetmeyecektir. Biz de bu katliamcı faşistlerin kirli projelerini deşifre etmeye devam edeceğiz. Bu saldırıları gerçekleştirenleri ve onlara yardım yataklık yapanları lanetliyoruz.
Her ne olursa olsun AKP hükümetinin ve Dışişleri politikasının karar vericilerinin izlediği Suriye politikası Türkiye’yi sonu gelmez bir macera ve bataklığın içine çekmektedir. Acilen bu yanlıştan dönülmek zorundadır.”
EDıBOğLU: DüNYA BARIş ıSTıYOR, AMA AKP VE KATAR ıSTEMıYOR
CHP Hatay Milletvekili Dr. Mehmet Ali Ediboğlu, Dünya’nın Suriye’de barış isterken, sadece AKP ve Katar’ın barışı sabote ettiğini iddia etti.
Başta Avrupa Birliği ülkeleri, ıslam ülkeleri olmak üzere Suriye’de rejime karşı savaşan güçler dahi olmak üzere Cenevre’de barış sağlanacağı bir ortamda, Katar, AKP hükümeti ve Suriye’de savaşan paralı teröristler hariç kimsenin barışı istemediğinin altını çizdi.
Bir kez daha AKP’yi Suriye’nin yanlış politikasından dönmeye çağıran Milletvekili Ediboğlu, “Suriye halkı barış istiyor, Dünya barış istiyor, AKP neden Katar ve Suriye’de savaşan paralı teröristlerle birlikte bu barışı istemiyor? Bugün Suriye’nin bölünmesi demek, Türkiye’nin bölünmesi demektir. AKP artık bu Suriye yanlış politikasından dönmeli” çağrısını yineledi.
İlk yorum yapan siz olun